29 mayıs 1453′te İstanbul ile birlikte Ayasofya kilisesi de Türklerin eline geçti ve fatih zamanında camiye çevrildi ve zaman zaman onarım gördü. İçi güzel yazılı ayetlerle süslendi. Cami 1935 yılında Atatürk’ün emriyle müze haline getirildi, mozaikleri temizlenerek meydana çıkarıldı.Günümüzde ise Ayasofya cami ibadete kapatılıp müze olarak kullanılmaya başlandı.
Ayasofya’nın özellikleri
Ayasofya’nın alanı dikdörtgen biçimindedir. Doğudaki mihraplarla birlikte boyu 80,9 m, eni 70 m’dir. Bu geniş alanın ortasında 24,3 m yükseklikte dört büyük filayağına dayanan 33 m çapında büyük bir kubbe vardır. Kubbenin yerden yüksekliği 55,6 m, kendi yüksekliği ise 13,8 metredir.
Sütunların çoğu yeşil mermerden, bir kısmı vişne porfirindendir. Yapıda kullanılan mermerler Doğu Roma İmparatorluğu’nun çeşitli yerlerinden, ya oldukları gibi hazır (alt kattaki şekiz yeşil mermer sütun Efes’teki Artemis Tapınağından gelmedir), ya da ham olarak getirildikten sonra burada işlenip yerlerine konmuşlardır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder